30 Eylül 2013 Pazartesi

RIMMEL SALON PRO VE I LOVE LASTING FINISH FRUITIES

Son Watsons alışverişimde satın aldığım 2 ojeden bahsedeceğim size bugün. Öncelikle tırnakları her daim uzun ve ojeli benim, 100'den fazla, farklı markalarda ojem var. Bu markayı Watsons'a gittiğimde görmüş ve denemek için çok hoşuma giden bu iki rengi almıştım. Eve gelip dener denemez neden bütün renklerinden almadım ki diye hayıflansam da Watsons yollarının bana yeniden görünmesi de gayet hoş bence :)
Öncelikle Rimmel Salon Pro'dan bahsetmek istiyorum. Bu ojeyi satın alırken, daha önce de bu renk tonlarında ojeler denediğim için şişede görünen rengin aynısını elde edemeyeceğime dair ön yargılarım vardı. Ayrıca geniş fırçası da her ne kadar kadınlar tarafından daha kullanışlı bulunsa da benim tarafımdan hiç de sevilmiyordu :) Bu oje önyargılarımı yıkmakla kalmayıp sevmediğim geniş fırça olayını da benimsetti. Aşağıdaki fotoğrafta da gördüğünüz gibi ojenin rengi şişede görünenle aynı yani Peppermint. Ve ben bu renge bayılıyorum :) Bu ojeyle birlikte geniş fırçaların ojeyi tüm tırnağa bir hamlede sürülmeyi sağladığı için kullanım kolaylığı yaratttığı da kanıtlanmış oldu benim açımdan :) Benim gibi sık sık oje ve renk değiştiren kişiler için hemen bitmeyecek 12 ml'lik tombul şişesi de çok akıllıca.
I love lasting finish fruities serisinden satın aldığım Apricot Punch'a gelecek olursak bu da Peppermint gibi şu ana kadar şişesindeki rengi asla yakalayamadığım renklerden. Ojede iddialı bir kırmızı tutkunu olan ben, kırmızının alt tonlarını yada kırmızıya yakın renkleri pek sevmesem de buna gerçekten bayıldım. Mat görüntüsü benim gibi pastel renkleri pek benimsemeyen insanlar için üretilmiş gibi :) Kırmızıdan sonra o renk skalasında en sevdiğim renklerden biri oldu. Bu ojeyle ilgili tek söyleyebileceğim şey keşke şişesi 8 ml'lik değil Salon pro gibi 12 ml'lik olsaydı :)
Bu iki ojeyle birlikte o günkü alışverişimde 2 tane de Kate Moss ruju almıştım. Onların yazıları da çok yakında burada olacak. Yeni bir Rimmel London yazısında görüşmek üzere :)

I LOVE INSTAGRAM I HATE MONDAYS *9*

Güzel bol bol dinlendiğim bir haftasonundan sonra yine yeniden geldi Pazartesi. İlk cümlemden de anlayacağınız üzere haftasonu bende bir hareketlenme bir değişiklik olmadı. Erkek arkadaşımla birlikte evlerimizden 500 metre mesafedeki Boğa Heykeli Bahariye caddesi çevresinden daha uzağa gitmedik :) Kadıköyde yaşayanlar yada sık ziyaret edenler bilir Boğa heykelinin hemen karşısında Bahariye caddesinin girişinde Red Kit Bar açıldı bir süre önce. Cafe-Bar tarzı olması, gidip çay kahve içilip kalkılabilecek bir yer olması hem de yol üstü olması nedeniyle bizim de sık sık gittiğimiz bir yer :) Çünkü ben yol manzarası severim :)) Neyse cumartesi günkü kısacık gezintimizden sonra sanki çok yorulmuşuz gibi bir şeyler içelim maksadıyla oturduk yine Red Kit'e. Erkek arkadaşım ne kadar yetenekli olduğunu göstermek için Red Kit'i ezberden çizince ben de olmayan yeteneğimi konuşturmak istedim ama konuşturmasaymışım iyiymiş :) Bu pazartesinin instagram fotoğrafı Red Kit. İşte sonuç...
Daha önce resim kursuna yazılmış ve sen gelmesen daha iyi olur denilerek kibarca kurstan uzaklaştırılan biri olarak bu dünya için küçük ama benim için büyük bir adım bu. İlk defa bu kadar güzel bir resim çizdim :)) Instagram da daha başka neler paylaşıyorum görmek ve takip etmek için buraya tıklayabilirsiniz. Siz nasıl buldunuz resmimi? Yorumlarınızı bekliyorum...

29 Eylül 2013 Pazar

BİR BAŞKADIR ALEXANDER WANG!

Moda dünyasında son dönemlerde yıldızı daha da bir parlayan tasarımcısı Alexander Wang 1983 doğumlu. 18 yaşındayken New York'a taşınan modacının şans yüzüne 2008 yılında Vogue'dan kazandığı $200,000 fon ile güldü. Şu anda tasarımları 700'den fazla lüks mağazada sergilenen ve satışa çıkan sanatçı kariyerine Balenciaga'da devam ediyor. Ben kendisinin özellikle ayakkabı tasarımlarına hayranlık duyuyorum. Tasarımları insanın ruhuna işleyecek kadar ince ve narin...
Her modeline her tasarımına ayrı ayrı hayran kalsam da benim favorim en alttaki ikili :) Siz ne düşünüyorsunuz Alexander Wang tasarımları hakkında? Sizin favoriniz hangisi?

27 Eylül 2013 Cuma

RESİM GİBİ MODA!

Bu sene moda tasarımcılarının esin kaynağı sanat akımları ve özellikle de resim biliyorsunuz ki. Hal böyle olunca sık sık tablo gibi kıyafetlerle karşılıyoruz. Daha çok sergilerde, yada basılı medyada gördüğümüz ünlü sanat eserleri artık elbiseleri, sweatshirtleri, etekleri süslüyor.
İlk akla gelenler arasında Picasso, Andy Warhol gibi sanatçılar varken pop art ve fütürizm de bu sene moda da yerini buluyor.
Tablo gibi kıyafetleri kış aylarında da görmeye devam edeceğiz. 
İlk günlerinde özellikle cesur kadınlar tarafından tercih edilen akım çoktan sokağa indi bile. 
Resim ve modanın bir arada olması sizce de bir taşla iki kuş vurmak gibi değil mi?
!

23 Eylül 2013 Pazartesi

I LOVE INSTAGRAM I HATE MONDAYS *8*

Sonbaharın kendini unutup ciddi ciddi kışı hissettirdiği bir gün ve Pazartesi ile hepinize merhaba :) Biz hiç ağız tadıyla bir sonbahar yaşayamayacak mıyız yahu, bu ne soğuk diye başladım sabaha. Geçen hafta Amsterdam'da bu hafta İstanbul'da soğuğu iliklerime kadar hissettim. Oysa Amsterdam dönüşü, donduk burada, dönelim İstanbul'a iliklerimize kadar ısınalım diye düşünüyordum, olmadı.
Bu Pazartesi'nin Instagram fotoğrafı da Amsterdam dönüşü havaalanında hatta yürüyen merdivende çektiğim bu müze tanıtımı ve erkek arkadaşım. İkisi de yeterince şaşkın görünüyorlar bence :) Amsterdam gezimizle ilgili yazılarımız ve detaylar yakında diğer blogum Gidip Görmeli de olacak. Beni instagram üzerinden takip etmek isterseniz de buraya tık tık.

19 Eylül 2013 Perşembe

MÜJDE! iOS 7 GELDİ!

Evet hepimizin hayatına bolca girmiş olan Iphone'a yeni sürüm iOS 7 dün akşam 20:00 itibariyle geldi. Öncelikle bir süre düşünmedim değil iOS 7'ye geçmeden önce, fakat arayüzden o kadar sıkılmıştım ki daha fazla dayanamayıp geçtim ben de. Ha beğendin mi derseniz o biraz karışık işte. Öncelikle ikonlar tamamen değişmiş...
Her şey biraz biraz değişmiş, uygulama arayüzlerinde de değişiklikler var. Örneğin önceden videolar fotoğraflarla birlikte dosyalanırken artık videolar için ayrı bir sekme var. AppleStore'un arayüzü de değişmiş, yeni arama yüzü de bence gayet estetik ve başarılı.
Biliyorsunuz ki ekranı yukarıya doğru sürüklememizin hiçbir etkisi yoktu. Daha önce türlü türlü menüye girip çıkarak ayarlamak zorunda kaldığımız uçak modu, wi-fi on-off, bluetooth on-off, gece modu, alarm gibi uygulamaların yanı sıra hesap makinesine de buradan ulaşabiliyoruz artık. Ve sol alt köşede de sürpriz! Evet artık fener için farklı bir uygulama kullanmamıza gerek kalmadı. Çünkü artık fener de var :)
iOS 7'de kısaca ve ilk dikkat çeken değişiklikler, yenilikler bunlar. Bu anlattıklarım memnun olduğum değişiklikler. Memnun olmadıklarıma gelince, benim telefonum biraz fazla dolu olduğundan mıdır bilmiyorum ama telefonum artık eskisine göre daha yavaş çalışıyor. Bir başka fikrim Iphone'un en temel sorunu şarj durumu. Sanki daha hızlı bitiyor şarjım, bunu bir süre daha deneyimlemeli ve öyle karar vermeliyim. Bir diğer beğenmediğim şeyse önceden nasıldı unuttum bile ama iOS 7'de açmak istediğiniz uygulamaya tıkladığınızda direkt açılmak yerine uygulamaya zoom-in yaparak açılıyor. Ve şaka gibi ama bu benim gözümü çok rahatsız etti ve peşpeşe uygulama açıp kapattığımda midem bulanıyor :) Bunlar dışında henüz gözüme çarpan başka kötü yanı yok. Siz de yeni sürüme geçtiyseniz beğenip beğenmediğiniz yönleri yorum kısmına yazın lütfen.

18 Eylül 2013 Çarşamba

I LOVE INSTAGRAM I HATE MONDAYS *7*

1 haftalık bir aradan sonra yeniden merhaba. Instagram üzerinden takip ediyorsanız beni zaten biliyorsunuzdur ki 1 haftadır yurtdışında, Amsterdam'dayım. Sabah 5 gibi uçaktan indim ve saat 08:00 itibariyle mesaiye başladım. An itibariyle uykusuzluktan ölmek üzere olmamdan öte sabahki metrobüs deneyimimden sonra buradan neden gitmek istediğimi yeniden hatırladım. Güzel mutlu bir hafta geçirdim, şimdi başlasın yeniden iş maratonu :(
Bu fotoğrafı akşam Amsterdam sokaklarında gezerken kapanmış bir şapka mağazasının vitrininden çektim. Görüntü beni büğüledi. Bol yağmurlu bir ülkenin en güzel aksesuarlarından bence şapkalar... Amsterdam ve diğer gezi yazılarıma buradan ulaşabilirsiniz. Eğer instagramda da takip edeyim derseniz buraya tıklayın lütfen. Çok kısa süre içinde burada yeni ve eğlenceli yazılarda buluşmak üzere...

9 Eylül 2013 Pazartesi

GÜNLÜK ALIŞVERİŞİM 07 EYLÜL 2013

Kahvaltı en sevdiğim öğün! Haftaiçi saat 6'da uyanıp 7:30'da işbaşı yaptığım için şöyle geniş geniş kahvaltı yapamıyorum. Zaten o saatte insanın iştahı falan da olmuyor. Bu nedenle Cumartesi gününü bir ayrı seviyorum. Genelde haftasonları kahvaltıyı dışarıda yapıyoruz erkek arkadaşımla. Bu cumartesi günü de nereye gitsek diye düşünürken biraz da üşendiğimiz için yakın bir yere gitmeye karar verdik. Ve Acıbadem Lime Tree'ye kahvaltıya gittik. Kahvaltı faslını geçip sadede geliyorum. Kahvaltı bittikten sonra cafeden çıkıp eve doğru yürürken ki bilenler için Acıbadem Dörtyola denk gelir, Sera isimli bir mağaza var. Daha önce kapılarındaki indirim yazısını görmüş fakat umursamamıştım. Bu sefer önlerinden geçerken bir uğrayalım bakalım neler varmış dedim ve bakın neler aldım neler...
Öncelikle özel günlerde giymek için pek bir kıyafetim yoktu ve zaman zaman bakınıyordum nasıl bir şey alabilirim diye. Bu nedenle bu elbise hemen gözüme takıldı. Esnek kumaşıyla bedeni saran gerçekten tarz bir elbise.
Bu elbiseyi az önce gelen ablam alıp gitti bile :) Sanırım gidip kendime 1 tane daha satın almalıyım :) Bu elbiseden sonra mağazada gezinirken daha günlük kullanıma uygun bu şirin elbiseyi gördüm. Siyah beyaz deseninden öte boğaza tam oturan yaka kısmı benim en sevdiğim yanı oldu.
Elbiseler arasında gezinirken kolları ve etek ucu dantelli, elbise olarak kullanırsam bana çok kısa gelecek aşağıdaki kahverengi tuniği gördüm. 
Yazın da sonlarına yaklaşmış olmamız nedeniyle daha fazla elbiseler arasında gezinmedim. Çünkü yakın zaman içinde bunları giyemeyeceğim fakat hepsini almak istiyorum :) Yağmurdan kaçıp doluya tutunmak misali yazlık elbiselerden kaçarken daha önce yanlış hatırlamıyorsam Batik'te gördüğüm bu batik tişörtlere denk geldim. Pastel renkleri ve kumaşları bir harika. 
Ve son olarak da okulların açılacağı bu hafta ben gibi hep çocuk kalanların içini kıpırdatacak bu tişört. Bunların modası geçmiş diyebilirsiniz, haklı da olabilirsiniz ama ben seviyorum bunları ne yapayım :)
Belki şu zamana kadar okuduğunuz yazı ilginizi çekmedi. Çünkü ilginizi çekecek kısmı sona bıraktım :) Evet alınan bu kadar parça kıyafetin fiyatı sizce nedir? Lütfen aşağıdaki fotoğrafa bakmadan 1-2 dk düşünün :) Bu arada bu kıyafetlerin hepsinin ünlü markaların ihraç fazlası ürünleri olduğunu da söyleyeyim :) Defosuz ihraç fazlası ürünler, hepsi gayet kaliteli. Peki bu 6 parça kıyafet bana ne kadara patladı diye sorarsanız... Sıkı durun söylüyorum, sadece 55 TL'ye :)
Genelde her şeyi sezonunda alıp biraz fazladan para ödeyen ben hayatımda ilk defa karlı bir alışveriş yaptığımı düşünüyorum. Bana fiyatlar çok çok çok ucuz geldi açıkçası. Siz ne düşünüyorsunuz fiyatlar hakkında? Sizce bu ürünlere bu fiyat değer mi?

HAFTASONU GEZİNTİSİ - NE GİYDİM? *2*

Instagram'dan takip edenler bilir, cumartesi günü Hürriyet Bumerang'ın gönderdiği davetiyeyle Samsung ve LG'nin de sponsorluğunu üstlendiği Kore-Türkiye senfoni orkestrasını dinlemeye gittik. Açıkçası ilk başlarda çok istekli olmasam da erkek arkadaşımın Kore kültürüne olan düşkünlüğü beni de etkiledi. Lütfi Kırdar Kongre merkezindeki dinletiye yetişebilmek için hazırlanıp, saat 18:00 gibi evden  çıktık. Vardığımızda saat 19:30'du ve kokteyl başlamıştı. 
Saat 20:00'de konser başladı ve gerçekten çok etkilendim. Sekiz parçanın yorumlandığı geceyi 2 ayrı şef yönettti. Biri Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim Gökmen diğeri ise birçok şehir senfonisinde şef olarak görev almış Park Sung-Wan'dı. Açıkçası bu zamana kadar türlü türlü müzik dinleyen ben, eğer o dinlediklerim müzikse buna ne denir? diye sormaktan alamadım kendimi. Sizinde bir fikriniz olması açısından gizli de olsa kısacık bir video çektim..
                     
Konserden sonra dışarı çıktığımızda hemen alttaki Cemil Topuzlu Açıkhava sahnesinde Sezen Aksu'nun sahne aldığını duyduk. Açıkçası Sezen Aksu'yu kendimi bildim bileli itici bulurum ve dinlemem, fakat güzel havaya ve manzaraya dayanamayıp bir süre seyir terasından etrafı izledik. Bu arada pek görünmese de ne giydiğime de göz atabiliriz :)
Öncelikle fotoğraf çekmeyi unuttuğumuz için trafikten kaçmak için bindiğimiz metroda çektikfotoğrafları :) Kıyafetlerime gelince, her eve her an her eventte lazım Bershka kot pantolonumu lacivert düşük omuzlu salaş Koton gömleğimle tamamladım Yakasındaki yıldız rozetleri ben ekledim. Pantolonumun altına kotumla aynı renk kot kumaşından yapılmış dolgu topuklu ayakkabıları tercih ettim. Saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp annemin hediye ettiği kolyeyle aynı  renk tokayla topladım. 
Kıyafetlerimi kolyeme uygun turkuaz renk göz makyajımla tamamladım ve İtalyadan aldığım çok sevdiğim lacivert çantamı da unutmadım :)
Böyle uzaklara dalıp güzel İstanbulu izleyip bir haftayı daha bitirdik. Siz neler yaptınız bu haftasonunda? Nerelere gittiniz, nasıl vakit geçirdiniz?

I LOVE INSTAGRAM I HATE MONDAYS *6*

Bugün uzun bir aradan sonra belki de benim en sevdiğim Pazartesi olacak. Çarşamba günü 1 haftalık yurtdışı gezisine çıktığım için açıkçası bugünün Pazartesi olması beni çok da hırpalamadı :) Yani bugün bu postun adı hakkını veremeyecek :) Hislerime uygun olarak bugün paylaşacağım instagram fotoğrafım da son derece sevimli...
Bilenleriniz vardır mutlaka, bu bir Momiji *.* Beni bu tatlı bebeklerle Gidip Görmeli blogumun tasarımını da yapmış olan sevgili arkadaşım Zümrüt tanıştırdı. Futbol ve müzik tutkusunun yanı sıra kendisi tam bir Momiji sever :) Onun sayesinde tanıştığım bu güzel bebekler ve koleksiyon ruhuyla sanırım daha çoook Momiji fotoğraflarım olacak. Eğer merak edip fotoğraflarımı takip etmek isterseniz buradan takip edebilirsiniz. Var mı aranızda Momiji severler? Siz de Momiji fotoğrafları çekiyor musunuz?

8 Eylül 2013 Pazar

"BOL HEDİYELİ ÇEKİLİŞ" KAZANANI BELLİ OLDU!!!!

Merhabalar yeniden. 1 Eylül tarihinde sonlanan bol hediyeli çekilişimizin uzuuun saatler alan kontrollerinden sonra nihayet az önce Random.org ile kazananı belli oldu! Öncelikle söylemeliyim ki katılımın pek yüksek olmaması beni üzdü :( Katılım hakkı 371'i bulsa da yarışmaya 82 kişi katılmış. Umarım bir sonraki yarışmamıza ilgi daha büyük olur :(
Ve işte kazanan! Yeterince heyecanlandıysanız aşağıda snapshota buyur edelim sizi :)

Kazanan "evde yazar" ı tebrik ediyorum ve belki blogu görmemiştir diyerek hemen mailini atıyorum. Eğer kendisinden 10 Eylül salı gününe kadar cevap gelmezse çekilişi tekrarlayacağım. Çünkü ayın 11'inde yurtdışına çıkıyorum ve bir hafta olmadığım için gönderim gecikebilir. Bu arada kazanamayan arkadaş üzülmesin.Çok yakında diğer blogum olan Gidip Görmeli de de harika bir hediye çekilişi olacak.
Şunu da belirtmek isterim ki bu hediyeler arasında bir çoğunuzun takılıp kaldığı sevimli kulaklıklar oldu. Eğer çekilişi kazanamadım ama ben bu kulaklıklardan satın almak istiyorum diyen olursa bana mail atabilir, satın alması konusunda ve çeşitlilik konusunda yardımcı olabilirim :) Mail adresim: esraersal1@gmail.com
Çok yakında yeni bir çekilişle görüşmek üzere...

5 Eylül 2013 Perşembe

L'Oréal Paris Elseve Extraordinary Oil: Çiçek dokunuşu ile inanılmaz saçlar

Bakımına düşkün bayanlara merhaba, uzun zamandır saçlarımın hem bakımını yapacak, hem beni kuaför yollarına düşürmeyecek hem fön süremi azaltacak hem de saçlarımda ağırlaşma yaratmayacak bir ürün arayışındaydım. Sizinde saçlarınız sabahları şekil almıyor mu? Banyo sonrası kabarıyor mu? Düzleştirmek için çok zaman mı harcıyorsunuz? Bence sıkıntı yapmayı bırakın ve bugünkü ürünümüze bir şans verin. 121 kadında denenen bu ürün %92 oranında başarılı bir sonuç vermiş.

Ben kendisiyle bir hafta önce tanıştım ve saçlarımda ki etkisine özellikle de kokusuna hayran kaldım. 6 farklı çiçek yağı ile zenginleştirilmiş L'Oréal Extraordinary saç bakım yağı her türlü saç tipine hitap ediyor. Saçları beslemesinin, korumasının yanı sıra gün boyu üzerinizden ayrılmayacak bir koku bırakıyor.

Yukardaki resimde saçımın duş sonrası kurutulmuş hali ve L'Oréal Extraordinary saç yağını saçıma uyguladıktan sonraki şekli. Saça uygulama ise gayet basit avucunuza bir miktar (1-2 damla) alın ve iki elinizi birbirine sürterek dağıtın ardından ister duş sonrası ıslak saça, ister kuru saça, ister şekil verdikten sonra saçınıza uygulayın. Saç uçlardan başlayarak saç diplerine doğru tüm saça yağı emdirin. Özellikle duş sonrası kabarmaya birebir ve saça verdiği parlaklık da artısı. Ürünün boyalı ve normal saçlar için 2 çeşidi var. Boyalı saçlar için olan ürün saçın rengini korumasını sağlıyor. Benim saçlarımda boya olmadığı için normal saç bakım yağını kullandım. Eğer saçlarınızda boya varsa ve bu ürünü denerseniz bana yorum atmayı unutmayın. L'Oréal Extraordinary saç bakım yağını marketlerde uygun fiyata bulabilirsiniz. Bu mucizevi yağı denemek her bayanın hakkı.

İçerik: wantthefashion.blogspot.com



Bir bumads advertorial içeriğidir.

2 Eylül 2013 Pazartesi

HAFTASONU GEZİNTİSİ - NE GİYDİM?

Bu hafta 30 Ağustos nedeniyle 3 günlük güzel, bol dinlenmeli bir tatilimiz vardı. Bir önceki yazımda bahsettiğim gibi taşınma durumlarımız olduğu için pek dışarı çıkamasak da Pazar günü, biz Kadıköylülerin en yakın huzur verici mekanı, Moda'ya kaçtık. Moda'da nerelere gidilir ne yapılır diye merak edenler diğer blogumdaki bu yazıya bakabilirler. Biz Kadife Sokak girişindeki My Chef'de yemek yedikten sonra Moda'ya denize karşı çay içmeye geldik. Daha sonra alt tarafa yürüyüş yoluna inip güneş batarken deniz kenarında yürüdük. Bu sonbaharın ilk, yazın son günlerinde ne giydim merak edenler için de birkaç fotoğraf çektik :)
Gerçekten bu manzarada ne yaparsanız yapın, hissettikleriniz yüze bine katlanıyor. Bu arada bugün eski-yeni saç rengimin ilk günü. Geçen aylarda ani bir kararla 28 yıldır koyu kahverengi olan saçlarımı kumrala çevirmiştim, deniz kum güneş derken saçlarım bir ay içinde kumraldan altın sarısına dönünce bugün yine eski rengime dönme kararı aldım. Sarı saç hiiiiiiiiiç bana göre değil :) Giydiklerime gelince...
Evet ne giydiğime gelince, öncelikle üstümde ne zaman, nerede, kiminle, ne kadara satın aldığımı bile bilmediğim batik tişörtüm var. Her zaman kurtarıcı gözüyle bakılanlardan. Altımda erkek arkadaşımın hiç hoşlanmadığı benimse rahatlığından ötürü tercih ettiğim Koton kaprim var. Yaz başlarında almıştım Kadıköy Koton'dan. Ben alırken sadece satın aldığım M bedeni mevcuttu, hala var mı bulunur mu bilmiyorum açıkçası. Onunda altında Günlük Alışverişim 30 Ağustos 2013 bahsettiğim gibi Defacto babetlerim var.Onları çok yeni satın aldığım için hala bulunabilir. Ve  kolumda İtalya Floransa'dan aldığım deri bilekliğim ile tırnaklarımda Flormar 348 no'lu oje var. Bir haftasonu gezintisi böyle geçti işte. Uygun oldukça yeni ne giydim yazıları yazmayı düşünüyorum. Ben bunu düşünürken siz nereleri gezsek diye düşünüyorsanız diğer bloguma buraya bakabilir fikir sahibi olabilirsiniz :)

I LOVE INSTAGRAM I HATE MONDAYS *5*

3 günlük mis gibi uzun bir tatilden sonra geldi çattı yine Pazartesi. Pazartesiden daha önemli bir şey var bugün. Asıl geldi çattı Eylül :) Yani en sevdiğim mevsim sarı sonbahar *.* Her ne kadar İstanbulda sonbahar yaşanmıyor yazımsı bir mevsim yaşanıyorsa da seviyorum Sonbaharı. O nedenle bugünün fotoğrafı sevmediğim Pazartesi için değil sevdiğim hüzünlü, nazlı sonbahar için...
Instagramda neler paylaşıyorum merak edip takip etmek isteyenler buraya lütfen. Ve Seviyorum seni Eylül! Güle güle sıcak, iç bayıltıcı Ağustos! :) Benim gibi düşünen kimler var? En sevdiğiniz mevsim hangisi? Kek nasıl bu kadar kabarıyor? Babam böyle güzel kek yapmayı kimden öğrendi? Soruların cevapları için lütfen yorum bırakın :) Sevgiler...

1 Eylül 2013 Pazar

GÜNLÜK ALIŞVERİŞİM 30 AĞUSTOS 2013

30 Ağustos günü sabahki törenden ve Zafer Bayramı kutlamalarından sonra izinli olduğumuz için erkek arkadaşımla Kadıköy ve çevresinde gezinmeye başladık. Kendisi kısa süre sonra evini değiştirip kendi evine geçeceği için bu aralar pek evde çıkmıyoruz. Malum ev taşıma derdi başka bir şeye benzemiyor. Ev işinden vakit buldukça da geziniyoruz. Haftasonu giydiğim kıyafetlerle işe gidemediğim için haftasonu için ayrı haftaiçi için ayrı alışveriş yapmak durumunda kalıyorum. Genel olarak alışveriş günüm vs gibi alışkanlıklarım da olmadığı için kapısından geçerken bir mağazada bir şey beğenirsem yada gözüme takılırsa satın alıyorum. Bir önceki yazımda fiyat bilgisi vermem yönünde de istekler gelmişti bu nedenle bu yazıya fiyat bilgilerini de ekliyorum. Öncelikle o günün hasılatı şöyle :)
Öncelikle yukarıda 2 adet Tom Robbins kitabı görüyorsunuz: Parfümün Dansı ve Sirius'tan gelen kurbağa. Parfümün Dansı'nı arkadaşımın tavsiyesi üzerine satın alırken diğer kitap da ilgimi çekti ve nasılsa okurum deyip ikisini de satın alıverdim. Takip edenler bilirler ki okuyup bitirdiğim kitapları liste halinde, Ne Okuyorum? Neyi okuyup bitirdim? ismiyle blogumda tutmaya ve yayınlamaya karar verdim. Listeye yeni eklediğim Bin Dokuz Yüz Seksen Dört kitabını çok çok merak etmeme rağmen hala yoğunluktan okuyamadım. Onu en kısa sürede bitirip bunları da okuyup yayınlayacağım umarım. 2 romanı da Akmar pasajından 22'şer TL'ye satın aldım yani totalde 44 TL kitaplar. İki romanın altında yine başka bir yazımda bahsettiğim gibi ingilizce kursuna gittiğim için başımın belası Phrasal Verb'lerin açıklamalı örneklerinin yer aldığı bir kitap var. Onu da yine Akmar pasajından 10 TL'ye satın aldım. Kitapları geçince altta 2 adet tişört ve çok beğenerek aldığım pudra rengi babetler var.
Normalde her ne kadar yaz mevsiminde de olsak böyle çiçekli böcekli kıyafetleri pek tercih etmem :) Defacto'nun önünden geçerken öylesine bakınmak için girmiştik içeri fakat gözüm önce babetlere takıldı daha sonra da bu 2 tişörte. Boyum yeterince uzun olduğu için açıkçası topuklu ayakkabı giymeyi tercih etmiyorum. Çok özel günler vs haricinde. (Merak edenler için not :) boyum 175) Bu nedenle yaz günlerinde babetler benim en büyük kurtarıcım. Fotoğrafta görünmüyor ama bu çiçekli tişörtün altında bir tane de pudra rengi tişört var. Defacto bu zamana kadar pek tercih ettiğim bir marka olmadı fakat bu ayakkabılar ve bu tişörtün tiril tiril kumaşı beni mest etti. Tişörtler fiyat olarak da oldukça ekonomik. Sanıyorum 19'ar TL idiler ikisi de. Bu sevimliliğine bayıldığım babetler de 29 TL idi yanlış hatırlamıyorsam...
Geçerken uğradığım başka bir günlük alışverişim de böyle geçti benim. Bu kısa ama faydalı alışverişle, diğer birçok kadın gibi saatlerce mağaza mağaza dolaşmadığım için bana minnettar olan sevgilimle de daha çok vakit geçirmiş oldum. Sizin alışveriş alışkanlıklarınız neler? Yoksa siz de benim gibi alışverişi seviyorum ama lütfen kısa sürsün diyenlerden misiniz?

"BOL HEDİYELİ ÇEKİLİŞ!" SONLANDI!

Burada yer verdiğim bol hediyeli çekilişimin kayıt süresi nihayet doldu. Katılım bir önce düzenlediğim çekilişe göre oldukça arttı. Bugün itibariyle yarışma sonlandı ve malesef yarışmayı yeni gören arkadaşlar yarışmaya katılamayacaklar. Fakat üzülmeyin, yeni yarışmalar yine burada ve diğer gezi blogum olan Gidip Görmeli de devam edecek. Bu çekilişin sonuçları, yoğunluğuma göre birkaç gün içinde açıklanacak ve kazanan şanslı takipçilere haber verilecek. Yeni yepyeni, dolu dolu yarışmalarda görüşmek üzere...