10 Nisan 2015 Cuma

GÜNÜN SANATÇISI #35#

Uzun bir aradan sonra keyifli, musmutlu bir "Günün Sanatçısı" yazısı yazayım, ülke gündeminden bunalan yüzlerinize ufak bir gülümseye yayayım istedim. Bugün tek bir isimden bahsetmeyeceğim size. Simon Roy, Mark Starr, Megan Lorenz ve Vadim Trunov gibi fotoğraf sanatçılarının objektifine takılan fotoğraf sever hayvanları paylaşacağım sizinle. 












Benim favorim kesinlikle, profilden çekilmiş olan baykuş fotoğrafı oldu. O bakış o duruş o asalet beni benden aldı :)) Hayvanlar gerçekten çok sevimliler. Üstelilk belki de fotoğrafçının onları çekeceği fotoğraflardan daha iyi kareler yakalatmışlar. Mutlu anıları fotoğraflayabileceğiniz bir haftasonu olması dileğiyle. Mutlu haftasonları...

6 Nisan 2015 Pazartesi

AZ PİŞMİŞ KELLE - KİTAP DEĞERLENDİRMESİ

İlk kitabı olan "Kış Patatesi Köftesi" ve ikinci kitabı "Hamur Tatlısı Cinayeti" nden sonra Rita Falk'un son kitabı da kitapçılarda yerini almış. Geçtiğimiz haftasonu Kadıköy Alkım'a Haydarpaşa ile ilgili kitap bakmaya gittiğimizde rastladım. Favori yazarımın kitabı çıkar da almaz mıyım :) Hemen aldım tabii, yaklaşık 3 günde de bitirdim. 
Kitap yine Pegasus yayınlarından çıkmış. Rita Falk'un kitap isimlerine de kitap tasarımlarına da bayılıyorum açıkçası. O an ne kadar moralim bozuk olursa olsun ya da ne kadar yorgun, mutsuz vs olursam olayım kesinlikle kendimi mutlu hissediyorum, kitaplarını elime aldığımda. Bu kitabın kahramanı da diğer kitaplarda olduğu gibi Franz Eberhofer. Önceki kitapları okuyanlara mini minnacık bir spoiler; bu kitapta Eberhofer komiserliğe yükseliyor :) Konusu taşrada kaçak bir psikopat katil ve tehlike altında olan enfiye bağımlısı bir Hakim. Franz'ın tek görevi ise hakimi korumak ve psikopat katili yakalamak.
Bu kitapta beni şaşırtan ve belki biraz da üzen şey kitapta yer alan Türk aile hakkındaki tasvirlerdi. Yine Arap gibi tasvir edilmişiz :) Evin babası evde uzun beyaz entari ile oturuyor, evde nargile içiyor vs :) Rita Falk'a bu konuyu da içeren bir mail göndermek istiyorum yakın zamanda. Bir de dönüş yaparsa bana çok ama çok güzel olur. Milliyetçi bir insan olmadığım için bu beni, yazardan soğutacak bir şey değil ama hangi millet olursa olsun, yanlış tasvirler beni rahatsız ediyor. Kitapla ilgili daha fazla detay vermeyeyim ki okumak için sabırsızlanan arkadaşlar bana kızmasınlar :) Rita'nın okuduğum bir kitabından sonra daha "Eee, yeni kitap ne zaman geliyor?" sorusu aklıma düştü. Yazar aslında oldukça hızlı yazıyor kitaplarını ve sanırım benim hızıma yetişemiyor :) Şimdi hemen yeni bir kitaba başlıyorum. Her yeni kitap yeni bir macera. Bakalım bu sefer hangi ülkeye gidiyor, hangi konuya dahil oluyorum?

BARIŞ MANÇO MÜZESİ

Kadıköy deyince Moda deyince akla ilk gelen isimdir Barış Manço. Hepimizin Barış abisi, dişlerimizi fırçalamayı, arabada arka koltuğa oturmayı öğreten, çocukkken ailemizin, beni de oraya götürün diye başının etini yediğimiz biz Adam Olacak Çocuk'ların unutulmazı. 1999 yılında ansızın aramızdan ayrılan Barış Manço'nun "Bir insandan en son ne zaman bahsedilmekten vazgeçilirse, o insan o zaman ölmüş sayılır." sözüne inat hiç unutulmayacak kendisi...
Kadıköy Belediyesi öncülüğünde, Manço ailesinin çabaları ve Halk Bankasının katkılarıyla Barış Manço'nun Moda 81300'de yaşamaya devam eden evi, severleri tarafından hala çok sık ziyaret ediliyor. Biz de Barış Manço'nun bilmediğimiz yanlarını ve hayatının detaylarını görmek için ziyaret ettik burayı. 
Evin salonunda aramızdan ayrıldığı gece, evine geldiğinde bıraktığı telefonu, ajandası ve anahtarı aynı yerinde öylece duruyor...
Evde Barış Manço'ya ait kıyafetler, meşhur takıları ve koleksiyon ürünlerinin yanı sıra, o zamana kadar çektiği programların kasetleri, çocuklarının oyuncakları gibi özel eşyalar da mevcut.


Evin alt katı, ziyaretçilerin oturup dinlenebilmeleri, aynı zamanda Barış Manço'nun yaptığı Tv programlarını izleyebilmeleri için ayrılmış. 

Evi gezerken sanıyorum hepimizin aklına gelen ilk şey; o günlerin ne kadar güzel olduğu. Hepimizin adam olacak çocuklar olmayı dilediğimiz günler...
Seçim yapmak çok zor, Barış Manço'nun her şarkısının yeri ayrı benim için ama en sevdiklerimden biriyle bitirmek istedim yazıyı. Kulaklarınızın pası silinsin :)

4 Nisan 2015 Cumartesi

İSTANBUL OYUNCAK MÜZESİ GEZİMİZ

Geçtiğimiz hafta yakkaşık 15 yıldır Kadıköy'de yaşamamıza rağmen bir türlü gidemediğimiz Oyuncak Müzesi'ne nihayet gittik. Oyuncak müzesi 23 Nisan 2005'de, üniversitedeyken Türk Dili ve Edebiyatı dersimize girdiğinde tanıştığımız Sevgili Sunay Akın tarafından kuruldu. Biliyorsunuz ki müze Göztepe'de yer alıyor. İçinde 1700'lü yıllardan günümüze kadar gelen oyuncaklar mevcut. Benim, hem bir oyuncak koleksiyoneri hem de müzesever olmamdan ötürü burada eğlenmemem mümkün değildi. Ve çok da güzel vakit geçirdim. 
Öncelikle müze, haftaiçi 09:30-18:00, haftasonu ise 09:30-19:00 saatleri arasında açık. Eğer bizim gibi sabah erken saatlerde giderseniz yukarıdaki fotoğrafta görünen şirin müze cafe'de kahvaltı yapabilirsiniz. Seçenekler, simit ve poğaça ile sınırlı olsa da atmosfer büyüleyici. Aynı zamanda bu cafe'de doğum günü, kahvaltı ve kurumsal organizasyonlar da düzenleniyormuş. Örneğin biz gittiğimizde gelin ve damat vardı. Düğün öncesi fotoğraf çekimi yapılıyordu. 
Müze giriş katla birlikte 4 kattan oluşuyor. Katlarda oyuncaklar bölümlere ayrılmış. 1700'lü yıllardan başlayarak her yıla ve her millete ait oyuncaklar mevcut. Bazı oyuncakların ise yeri ve önemi farklı...
Örneğin bu Charlie Chaplin oyuncağı... 1920 yılında New York'un Saranac Lake köyüne bir anaokulu açmak için halk pazarı kurulmuş. Bu girişime kayıtsız kalmayan Emma Moris, bazı ünlü çevrelere bu pazarı mektup ile haber vermiş. Bu mektuplardan birine Charlie Chaplin cevap vererek, bu oyuncağı ve yanında imzalı bir fotoğrafını pazarda satmaları için Moris'e göndermiş. Oyuncak açık arttırmayla 500 dolara satılmış fakat alan kişi yine Moris imiş. Daha sonra nesilden nesile hatıra kalan bu oyuncak, en son 2013 yılında açık arttırma ile Amerika'da satışa çıkmış. Ve son sahibi Sunay Akın olmuş. 


Oyuncaklardan bazıları tanıdığımız ünlü yüzlere ait...


Eğer bir kaç saatliğine de olsa çocukluğunuza dönmek ve eğlenceli vakit geçirmek istiyorsanız mutlaka gidin oyuncak müzesine. Biz hem eğlendik, hem çocukluğumuza döndük...
Bu arada bizim için uygun değil ama eğer çocuğunuz varsa, Oyuncak müzesinde neredeyse her gün çocuklar için atölyeler ve gösteriler düzenleniyor.  Örneğin tahta oyuncak boyama atölyesi ya da yaratıcılık atölyesi gibi. Atölyeler ve gösteriler hakkında detaylı bilgiye www.istanbuloyuncakmuzesi.com adresinden ulaşabilirsiniz. İçinizdeki çocuğu hep yaşatmanız dileğiyle, mutlu haftasonları...

2 Nisan 2015 Perşembe

IPHONE UYGULAMALARI #5# PERISCOPE

Son 1 haftanın en popüler aplikasyonu olan Periscope'u duymayanınız kaldı mı bilmiyorum. Henüz duymamış ya da deneyimlememiş olanlar için aydınlatıcı bir yazı yazayım dedim. Öncelikle Periscope nedir, nasıl kullanılır ona değineyim. Periscope iOS işletim sistemlerini kullanan cihazlar üzerinden canlı video yayını yapmamızı sağlayan bir uygulama. iOS işletim sistemi kullanan cihazlardan kastımız tabiki iPhone, iPad vs. Anlayacağınız şu anda Android'de bu uygulama mevcut değil. Uygulamaya giriş yapabilmeniz için bir Twitter hesabınız olmak zorunda. Twitter hesabınızla uygulamayı açtıktan sonra, twitter'da takip ettiğiniz kişileri Periscope hesabınızdan da takip edebilirsiniz. Kısaca programa göz atalım. 
"Sign in with Twitter" kısmına tıklayarak Twitter hesabımıza giriş yapıyoruz. Öncelikle şu an yayında olan kişiler görünüyor ekranınızda. Dilerseniz ilginizi çeken birine tıklayıp canlı yayınına katılabilirsiniz.
Fotoğrafta gördüğünüz gibi en soldaki televizyon işaretine tıkladığınızda canlı yayın listesi ile karşılaşıyorsunuz. Ortadaki yuvarlak ikona tıkladığınızda ise canlı yayın sekmesi açılıyor.

Gelen ekranda videonuza dilediğiniz ismi yazabilirsiniz. Daha sonra "Start Broadcast"e tıkladığınızda yayına başlayacaksınız. 
Yayına başladığınızda anda "Live" yazısı belirecek. Eğer ekrana 2 kere tıklarsanız telefonunuzun ön kamerasına geçiş yaparsınız. Sağ alttada sizi o anda kaç kişi izliyor görebilirsiniz. 
Yayını bitirmek istediğinizde ise ekranın üst kısmına dokunup "Stop Broadcast" diyebilirsiniz. Yayını durdurduktan sonra videonuz yayından sonra da tekrar izlenebilmesi için yükleniyor. Dilerseniz videonuzu telefonunuza da kaydedebilirsiniz.
Ana ekrandaki üçüncü ikon ise sizin profilinizi gösteriyor. Ben gezi sitem için kullanacağım diye Gidip Gormeli olarak açtım hesabımı. Dilerseniz bu kullanıcı adıyla beni de takibe alabilirsiniz. Kullanması kolay ve eğlenceli bu uygulamayı siz nasıl buldunuz? Vine'a ve diğer video paylaşım uygulamalarına açık ara fark atmış gibi bence. Oldukça popülerleşecek bu uygulamayı kullanırken, sınırlı bir internet paketiniz varsa kotayı aşmamaya dikkat etmelisiniz. Benden uyarması :)